Yazmak; yürümek gibi bir eylemdir benim gözümde. Temposu sadece senin
elinde olan, zamanla yavaşlayıp inatla koşmaya sürebileceğin bir biçime
sahiptir.Hele bir kere başladın mı içini doldurduğun onca sayfa sana birer yoldaş
olur, bir bakmışsın ki artık yürümenin ötesinde yemek yemek gibi elzem bir
eylem oluvermiş.
Içindeki her nesne adeta hareketlenmiş ete kemiğe bürünmüş
bir şekilde masana gelmiş, sofrana eşlik etmiş. Oluşturduğun o soluk benizli,
bitkin karakter sayfalar geçtikce sanki günlerin getirdiği değişimle ruhunu büyütmüş.
Daha farklı bir hale gelmiş.
Işte bu yüzden yaratıcılık dediğiniz şey aslında tamamen ‘hayal
ürünü’. Evet evet kesinlikle öyle. Ama tam olarak bir yetenek de değil. Tıpkı
yarattığın o karakter gibi onun da eğitilmeye, evrilmeye belki de zoraki değişimlere
ihtiyacı var.
Şimdi sizlere hayal gücünüzü eğiteceğim desem eminimki bir çok
insan bununla ilgili soru sorar. Ama asolan kendi içimizde yapacaklarımızdır.
Mesela bugün hava 16 derece ve ayaz var. Size,‘bugün ilk kez dışarı
çıktığınızda yüzünüze vuran o soğukta ilk olarak ne hissettiniz?’ diye sorsam
ne cevap verirsiniz?
Biraz sus pus görüyorum. Peki o halde ben
cevaplayayım:
- Aklıma direkt üşümeyi özlediğim gelmişti.Üzerimde uzun zaman önce
kendime seyahat hediyesi olarak aldığım ülkelerin pullarının baskısını içeren
ince, bir o kadar da sarmalayan bir şal ile boynumu örtmüştüm. Saçlarımın ağzıma
girdiğini düşünüp rüzgarı sırtıma alarak ilerlerken elimdeki kahvenin kokusu
ile çam ağaçlarının arasına ilerliyor, bir yandan da romanını bitirip kontrolünü
yapmaya başlamış arkadaşımın heyecanlı anlatışına kulak veriyordum. Yüzündeki gülümsemeye
bakılır ise gelecek yılların en tutkulu fantastik yazarları arasına gireceğini
düşünüyordum. Zaten hali hazırda doğuştan sihirli bir havası olduğunu düşünürüm.
Saçlarının arasındaki kızıllar ütopik bir evrenden fırlamışcasına ahenkle
hareket ederken bir an elindeki telefonu sihirli bir güç barındıran bir haberleşme
aracı olarak hayal ettim. Bardaktan boşalırcasına yağan yağmurla kendime
geldim. Ayaklarım ıslanmış, arkadaşım onu dinlemediğimi anladığı an yüzüne
kocaman bir gülümseme yerleşmişti. Kısa bir mesafeyi koşarak masama geldim ve
yazmaya devam ettim…
Bunu okuduğunuzda aslında içinde yaşıyor ve okuduğunuza kendi
hayalinizde kızıl saçlı karaktere ait bir resim çiziyorsunuz. Şimdi aynı soruyu
sorsam belki de bir sürü şey üretebilirsiniz. Peki burada değişen ne oldu? Ben
size söyleyeyim; benim kurgum sizin hayal gücünüzle birleşip bambaşka bir hal
aldı. Aslında kısacık bir paragraf, önemini okuyanın hayalleriyle büyüttü. Bunu
okuyan bir çok kişi aynı satırları başkalaştırarak kendi düşüncelerinde yoğurdu.
Dolaylı olarak herkes aynı hikayenin bir bileşeni oldu.
Işte bu yüzden siz de kendinize biraz zaman verip
hikayelerin, masalların içerisinde yol almaya, herkes ile hayal kurmaya ne
dersiniz?
İyi olur derim.
YanıtlaSilHoşçakalın...
Hayallere yoldaş olmanın güzelliğini iyi biliriz efenim...
YanıtlaSilGüzel günler görecek miyiz dersiniz?
Belki biraz da güneşli olur?
Bol sevgi; çok enerji!
Zencefilos
Ne kadar güzel yazmışsınız. Dilinize, kaleminize sağlık.
Sil