Ne kadar çok şey söylenmiş
şehirler hakkında, ne çok şiirler, ne çok şarkılar…
Farklı şehirlerde yetişmiş insanlar birbirini çocukluğundan tanır
derler,şehrinden, çocukluğunun geçtiği sokaklardan, o gülüşlerinden…
Bana
yaşadığın şehrin kapılarını aç,
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
İkimize yetmez.
Başka şehirleri özleyelim orada seninle.
Bu evler, bu sokaklar, bu meydanlar
İkimize yetmez.
Yaşadığın,büyüdüğün şehrin
kapılarını aç demiş Özdemir Asaf. Bana çocukluğunun geçtiği sokakları anlat.
Hayalimde canlansa da elimden tut götür demiş.Hiç bilmediğim bir şehirde Senin anılarını,çocukluklarını,gülüşlerini
dinlemek için…
Bana çocukluğunu anlat, ne
kadar uzun süreceği umrumda değil. Bana kendini anlat. Geçmişin sonu olmak
için. Bana kendini anlat tedirgin etmeden, eksilen her yanımı doldurarak. Bana
papatyaları anlat; nasıl bu kadar güzel olduklarını, nasıl bu kadar güzel
hissettirdiklerini anlat…
Ve İstanbul…
Doğduğum,yaşadığım şehir, eşsiz güzellikteki şehrim;
Büyüdüğüm şehirde yeniden
tanışıyorsam,yeniden yaşıyorsam ve en önemlisi farklı görebiliyorsam bunun
üzerine söylenebilecek en güzel sözleri yine Nazım yazmış;
‘’Bu
şehir güzelse
senin
yüzünden’’
NAZIM
HİKMET
Bazen Nazım’ın kadınlarını
kıskanırım kendimce. En sevdiğim şiirin sahibi olan onu paylaşamam belki. ‘Gözleri Siyah Kadın’’ en sevdiğim. Kaç kadın
geçmiş hayatından, hepsi için de ayrı güzel,ayrı özel yazmış.
Piraye,Münevver,Vera ve nicesi…
Şimdi yağmurlu,soğuk bir
mayıs akşamı İstanbul’da. İçimde korkudan da farklı bir umut var bence bir
Nazım’la son vermek olabilir ne dersiniz?
şehrime
gel sevgilim.
yarın
çık gel.
bırak
her şeyi, bir bekleyenim var de gel.
gel
ki, bu şehir adımlarınla anlamlansın, gel ki, bu şehir nefretim olmaktan
çıksın;
gel
ki, nefes alayım. gel.” 11.05.2014